SİBER DOLANDIRICILIK- 0 507 752 67 39

SİBER DOLANDIRICILIK SUÇU

SİBER DOLANDIRICILIK

SİBER DOLANDIRICILIK SUÇU

Siber dolandırıcılık, günümüz dijital çağında karşılaşılan en yaygın ve karmaşık suç tiplerinden biridir. Geleneksel dolandırıcılığın dijital platformlara taşınmasıyla ortaya çıkan bu suçlar, bireylerin ve kurumların maddi ve manevi güvenliğini tehdit etmektedir. Bu makale içeriği, siber dolandırıcılığın hukuki boyutlarını kapsamlı bir şekilde ele almayı amaçlamaktadır.

 

Siber Dolandırıcılık Suçunun Tanımı ve Yasal Çerçevesi

Dolandırıcılık suçu, en genel tanımıyla, bir kişinin hileli davranışlar sergileyerek başka birini aldatması, bu aldatma sonucunda mağdurun veya üçüncü bir kişinin zararına olarak, kendisine veya başka birine haksız bir menfaat sağlamasıdır. Bu suç, Türk Ceza Kanunu (TCK) kapsamında malvarlığına karşı suçlar bölümünde düzenlenmiştir. Dolandırıcılığı diğer malvarlığı suçlarından ayıran temel özellik, failin doğrudan güç kullanmak yerine, mağdurun iradesini hile ile yanıltarak onu isteyerek zarara uğratmasıdır. Mağdur, hileye inanarak kendi rızasıyla malvarlığı değerini faile veya gösterdiği kişiye teslim eder.

Siber dolandırıcılık, TCK’nın 158. maddesinde “nitelikli dolandırıcılık” olarak ele alınır ve özellikle f bendi ile yasal bir zemine oturtulur. Bu bent, dolandırıcılık suçunun “bilişim sistemlerinin araç olarak kullanılması suretiyle” işlenmesini nitelikli hal kabul eder.

Bu düzenleme, suçun sadece bilgisayar ve internet aracılığıyla işlendiği durumları değil, bilginin toplanması, işlenmesi, depolanması ve iletilmesinde kullanılan tüm dijital teknolojileri kapsar. Bilişim sistemlerinin araç olarak kullanıldığı dolandırıcılık, klasik yöntemlere göre daha hızlı, daha geniş kitlelere ulaşabilen ve failin anonim kalma ihtimalini artıran bir yapıya sahiptir. Bu özellikler, mağduriyetin boyutunu ve faile ulaşma zorluğunu artırdığı için kanun koyucu tarafından daha ağır cezai yaptırımları gerektiren nitelikli bir hal olarak kabul edilmiştir. Yani, bu yöntemlerle işlenen dolandırıcılığın cezası, basit dolandırıcılığa göre daha fazladır.

 

Siber Dolandırıcılık Suçunun Unsurları ve Şartları

Siber dolandırıcılık suçu, Türk Ceza Kanunu’nda nitelikli dolandırıcılık kapsamında ele alınan özel bir suç tipidir. Bu suçun oluşabilmesi için kanunda belirtilen belirli unsurların ve şartların bir araya gelmesi gerekir.

Bilişim sistemi, günümüz dijital dünyasının temelini oluşturan geniş bir teknolojik yelpazeyi kapsar. Yasal tanımı itibarıyla, verileri toplayan, işleyen, depolayan, ağlar aracılığıyla ileten ve kullanıcının hizmetine sunan tüm elektronik sistemlerdir. Bu tanım, yalnızca masaüstü bilgisayarlar veya internetle sınırlı değildir. Akıllı telefonlar, tabletler, sunucular, modemler, ağ altyapıları, hatta akıllı ev aletleri ve Endüstri 4.0 teknolojileri gibi dijital bilgi işlemeye olanak tanıyan her türlü donanım ve yazılım bileşeni bilişim sistemi kapsamında değerlendirilir.

Siber dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için bilişim sisteminin “araç olarak kullanılması” esastır. Bu, failin bir insanı aldatmak amacıyla bilişim sistemini bir aracı vasıta olarak kullanması gerektiği anlamına gelir. Yargıtay içtihatları bu noktada oldukça nettir: bilişim sisteminin kendisinin aldatılmasından değil, sistemin bir araç olarak kullanılarak bir insanın kandırılmasından bahsedilir. Örneğin, bir web sitesi veya sosyal medya platformu üzerinden sahte bir ürün ilanı vererek alıcıyı yanıltmak ve ödeme alarak menfaat sağlamak, bilişim sisteminin araç olarak kullanılmasına örnek teşkil eder. Burada aldatılan sistem değil, sistem aracılığıyla iletişim kurulan kişidir. Eğer fail, sisteme yetkisiz erişim sağlayarak veya sistemdeki verileri değiştirerek doğrudan sistem üzerinden bir çıkar elde etmişse, bu durum dolandırıcılık değil, bilişim suçu veya bilişim sistemi aracılığıyla hırsızlık suçu kapsamına girebilir.

 

Hile, dolandırıcılık suçunun ayırt edici unsurudur ve failin mağdurun iradesini sakatlayarak onu yanıltmasını ifade eder. Siber ortamda hile, maddi olmayan yollarla karşısındakini aldatan, hataya düşüren, düzen, dolap, oyun, entrika gibi her türlü eylemi içerebilir. Bu, failin kendisinde olmayan bir yeteneği, sıfatı veya imkanı varmış gibi göstermesi (gösteriş) veya gerçek durumunu gizlemesi (gizli davranış) şeklinde ortaya çıkabilir.

Siber dolandırıcılıkta hile, genellikle dijital manipülasyonlar aracılığıyla gerçekleşir:

  • Sahte Web Siteleri veya Profiller: Güvenilir kurumların (banka, devlet dairesi, e-ticaret sitesi) veya tanınmış kişilerin sahte web sitelerini/sosyal medya profillerini oluşturarak mağdurları yanıltma.
  • Aldatıcı Mesajlar/E-postalar (Phishing/Smishing): Acil durum çağrısı, ödül vaadi, sahte fatura veya teknik destek mesajları gibi görünümlerle mağdurdan kişisel veya finansal bilgi talep etme.
  • Sahte İlanlar ve Ürünler: Mevcut olmayan bir ürünün satışını vaat etme, sahte ürün görselleri kullanma veya ürünün özelliklerini yanıltıcı biçimde tanıtma.

Bu suçta önemli olan, mağdurun bilişim sistemine güvenerek hareket etmesi ve faille yüz yüze gelmeden bilişim sistemi vasıtasıyla iletişim kurmasıdır. Mağdurun, failin hileli beyanlarına inanması ve bu beyanlar neticesinde kendi isteğiyle bir tasarrufta bulunması gerekir.

Basit yalan ile dolandırıcılık hilesi arasındaki fark kritik öneme sahiptir. Her yalan dolandırıcılık suçu için yeterli değildir. Kanun koyucu, yalanın ancak belirli bir yoğunlukta ve güçte olması, yani doğruluğunu kabul ettirebilecek, muhatabın araştırma ve inceleme eğilimini etkisiz bırakabilecek nitelikte olması ve gerektiğinde yalana bir takım dış hareketlerin eklenmesi halinde hile unsuru olarak kabul etmektedir. Basit, kolayca anlaşılabilecek bir yalan, dolandırıcılık suçunun oluşması için yetersiz kabul edilir; çünkü mağdurdan makul bir dikkat ve özen beklenir. Hilenin yeterliliği, olayın özelliğine, mağdurun durumuna ve kullanılan yöntemin niteliğine göre her somut olayda ayrı ayrı değerlendirilmelidir.

 

Dolandırıcılık suçunun maddi unsurlarının tamamlanabilmesi için failin hileli davranışlarının sonucunda bir haksız menfaat elde etmesi ve bu menfaat neticesinde mağdurun veya üçüncü bir kişinin zarara uğraması gerekir.

  • Failin Elde Ettiği Haksız Ekonomik Menfaat: Fail, hileli eylemleri sonucunda kendisine veya başkasına bir menfaat sağlamış olmalıdır. Bu menfaat genellikle ekonomik bir değer taşır; para, mal, hizmet veya başka bir hak olabilir. Önemli olan, bu menfaatin hukuka aykırı yollarla elde edilmiş olmasıdır.
  • Mağdurun veya Üçüncü Kişinin Uğradığı Zarar: Failin sağladığı haksız menfaatin doğrudan bir sonucu olarak mağdurun veya suçtan zarar gören üçüncü bir kişinin malvarlığında bir azalma meydana gelmelidir. Bu zarar, genellikle ekonomik bir nitelik taşır ve objektif ölçütlerle belirlenebilir olmalıdır. Örneğin, mağdurun banka hesabından para çekilmesi, bir malın teslim edilmemesi veya bir hizmetin karşılıksız kalması zararı oluşturur.
  • Menfaat ile Hileli Eylem Arasındaki Nedensellik Bağı: Failin hileli davranışları, mağdurun aldanmasına ve bu aldanma sonucunda mağdurun kendi malvarlığı üzerinde bir tasarrufta bulunmasına neden olmalı, bu tasarruf da doğrudan failin haksız menfaat elde etmesi ve mağdurun zarara uğramasıyla sonuçlanmalıdır. Aralarında kesintisiz bir illiyet bağı bulunmalıdır. Yani, hile olmasaydı ne aldatma, ne tasarruf, ne menfaat ne de zarar meydana gelmeyecekti.

Hukuki Süreç: Soruşturma ve Kovuşturma Aşamaları

Siber dolandırıcılık suçları, Türk Ceza Kanunu’nda nitelikli suçlar kapsamında yer aldığından, genellikle şikayete bağlı değildir. Bu ne demek? Mağdurun şikayetçi olup olmaması fark etmeksizin, Cumhuriyet Savcılığı suçu öğrendiği anda resen (kendiliğinden) soruşturma başlatma yetkisine sahiptir. Yani, bir siber dolandırıcılık eylemiyle karşılaşıldığında, kolluk kuvvetleri veya savcılık bilgilendirildiğinde hemen harekete geçebilir.

Ancak bazı istisnai durumlarda, özellikle TCK’nın 167. maddesinde belirtilen ve suçun belirli kişiler (örneğin, altsoy veya üstsoy gibi yakın akrabalar) aleyhine işlendiği hallerde, suçun takibi şikayete bağlı olabilir. Bu gibi özel durumlarda, mağdurun suçu ve faili öğrendiği tarihten itibaren 6 ay içinde şikayetçi olması gerekir.

Peki, şikayetten vazgeçmenin hukuki sonuçları ne olur? Siber dolandırıcılık çoğu zaman şikayete tabi olmadığı için, mağdurun soruşturma veya yargılama sırasında şikayetinden vazgeçmesi, genellikle davanın düşmesine yol açmaz. Yargılama devam eder ve fail, delillerin durumuna göre cezalandırılabilir. Bu, kamu düzenini ilgilendiren suçlarda mağdurun tek taraflı iradesinin yargılamayı durdurmasının önüne geçilmesi prensibine dayanır.

 

Soruşturma aşaması, suçun aydınlatılması ve sorumluların tespiti için yapılan ilk ve en kritik evredir. Bu aşama Cumhuriyet Savcısı tarafından yürütülür:

  • Delillerin Toplanması: Siber dolandırıcılıkta deliller genellikle dijital ortamda bulunur ve büyük önem taşır. Savcılık, kolluk kuvvetleri aracılığıyla bu dijital izleri titizlikle toplar. IP adresleri, sunucu log kayıtları, e-posta yazışmaları, sosyal medya hesap verileri, banka transfer kayıtları, mesajlaşma geçmişleri ve dijital cihazlardaki (telefon, bilgisayar) veriler, suçun ispatı için vazgeçilmezdir. Bu delillerin hukuka uygun yollarla elde edilmesi esastır.
  • Gözaltı ve Tutuklama Kararları: Suçun işlendiğine dair kuvvetli şüphe ve belirli tutuklama nedenlerinin (kaçma şüphesi, delil karartma riski vb.) varlığı halinde şüpheli hakkında gözaltı kararı verilebilir. Gözaltı süresi genellikle 24 saati geçmez; ancak toplu suçlarda bu süre belirli koşullarla uzatılabilir. Daha ciddi durumlarda ve kanunda belirtilen şartlar altında Sulh Ceza Hakimliği tarafından tutuklama kararı verilebilir. Şüphelinin veya avukatının bu kararlara itiraz etme hakkı vardır.
  • Şüphelinin İfadesi ve Sorgusu: Soruşturma sürecinde şüpheli, kolluk birimlerinde veya Savcılıkta ifadeye çağrılır. Eğer hakkında tutuklama talebi varsa veya mahkeme önünde dinleniyorsa bu işlem sorgu olarak adlandırılır. Şüphelinin bu aşamada avukat bulundurma hakkı mutlak bir haktır. Avukat, şüphelinin haklarını korur, ifadenin hukuka uygun şekilde alınmasını sağlar ve aleyhe olabilecek ifadelerin yanlış kaydedilmesini önler. Şüphelinin susma hakkı da bu aşamada vurgulanır.
  • Soruşturma Sonucunda Verilebilecek Kararlar: Soruşturma sonunda Savcı, toplanan delillere göre üç temel karardan birini verir:
    • Soruşturmaya Yer Olmadığı Kararı (SYOK): Şikayet veya ihbarın açıkça soyut veya suç teşkil etmediği anlaşıldığında, soruşturmaya hiç başlanmadan verilen karardır.
    • Kovuşturmaya Yer Olmadığı Kararı (KYOK): “Takipsizlik” kararı olarak da bilinir. Toplanan delillerin suçun işlendiğine veya şüphelinin fail olduğuna dair yeterli şüphe oluşturmaması halinde verilir. Bu kararla dosya, mahkemeye gitmeden kapatılır.
    • İddianamenin Düzenlenmesi: Toplanan delillerin suçun işlendiği ve şüphelinin fail olduğu konusunda yeterli şüphe oluşturması halinde Savcı, bir iddianame hazırlar. Bu iddianame, suçlamaları, delilleri ve faile uygulanması istenen cezayı içerir. İddianamenin mahkemece kabul edilmesiyle soruşturma aşaması sona erer ve kovuşturma (dava) aşaması başlar.

 

Kovuşturma aşaması, iddianamenin mahkeme tarafından kabul edilmesiyle başlar ve yargılamanın mahkeme önünde yapıldığı evredir. Bu aşamada, soruşturma evresindeki “şüpheli” artık “sanık” sıfatını alır:

  • İddianamenin Kabulü ve Yargılama Süreci: Mahkeme, Savcılığın hazırladığı iddianameyi inceler ve hukuki şartları taşıyorsa kabul eder. Bununla birlikte, kamu davası açılmış olur ve duruşma süreçleri başlar.
  • Delillerin Mahkeme Huzurunda Tartışılması ve Değerlendirilmesi: Soruşturma aşamasında toplanan deliller, kovuşturma aşamasında mahkeme huzurunda yeniden sunulur, tartışılır ve değerlendirilir. Tanıklar dinlenir, uzman görüşleri alınabilir ve dijital delillerin incelenmesi için bilirkişi raporları sunulur. Sanık ve avukatı, bu delillere karşı itirazlarını ve savunmalarını sunar.
  • Sanığın Savunma Hakları: Kovuşturma aşamasında sanığın savunma hakları geniş kapsamlıdır. Sanık, kendisine yöneltilen suçlamalara karşı savunma yapma, delil sunma, tanıkları sorgulama ve avukatıyla birlikte temsil edilme hakkına sahiptir. Bu haklar, adil yargılanma ilkesinin temelini oluşturur. Yargılama sonucunda mahkeme, tüm delilleri değerlendirerek sanığın suçlu olup olmadığına dair bir hüküm verir.

 

Siber Dolandırıcılık Suçunda Cezalar ve Özel Durumlar

Siber dolandırıcılık, yani bilişim sistemlerinin araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçu, Türk Ceza Kanunu’nun 158. maddesinin 1. fıkrasının (f) bendinde düzenlenmiştir. Bu madde uyarınca suçun işlenmesi halinde öngörülen temel cezalar şunlardır:

  • Hapis Cezası: Faile dört yıldan on yıla kadar hapis cezası Kanun koyucu, bilişim sistemlerinin sunduğu geniş imkanlar ve suçun yaygınlaşma potansiyeli nedeniyle bu suç için daha ağır bir alt sınır belirlemiştir.
  • Adli Para Cezası: Hapis cezasına ek olarak faile beşbin güne kadar adli para cezası hükmolunur. Ancak burada önemli bir istisna bulunur: hükmedilecek adli para cezasının miktarı, suçtan elde edilen menfaatin iki katından az olamaz. Bu durum, özellikle yüksek miktarlı dolandırıcılıklarda sanıkların çok yüksek adli para cezalarıyla karşılaşmasına yol açabilir.

 

Siber dolandırıcılık suçunda, ceza miktarı üzerinde etkili olabilecek bazı özel durumlar ve hükümler bulunmaktadır:

  • Etkin Pişmanlık: Suç işlendikten sonra failin kendi iradesiyle pişmanlık duyarak mağdurun zararını tamamen veya kısmen gidermesi durumunda etkin pişmanlık hükümleri uygulanır. Bu durum, failin cezasında önemli indirimler sağlayabilir:
    • Soruşturma Aşamasında Zararın Giderilmesi: Eğer fail, dava açılmadan önce, yani savcılık aşamasında, mağdurun uğradığı zararı tamamen tazmin ederse, faile verilecek cezada üçte iki oranında indirim yapılır.
    • Kovuşturma Aşamasında Zararın Giderilmesi: Fail, dava açıldıktan sonra ancak mahkeme hüküm vermeden önce mağdurun zararını tamamen tazmin ederse, cezasında yarı oranında indirim uygulanır. Kısmi zarar giderme durumunda ise indirim oranları daha düşük tutulabilir.
  • Zincirleme Suç: Aynı siber dolandırıcılık fiilinin birden fazla kez işlenmesi veya tek bir fiille birden fazla kişiye karşı gerçekleştirilmesi durumunda zincirleme suç hükümleri uygulanır. Bu durumda, faile tek bir ceza verilir ancak bu ceza, suçun işlenme sayısına göre belirli bir oranda (dörtte birinden dörtte üçüne kadar) artırılır.
  • Suça Yardım Eden: Siber dolandırıcılık suçunun işlenişine fiziki veya psikolojik olarak yardım eden kişiler de cezalandırılır. Bu kişiler, suça asli fail olarak katılmamış olsalar dahi, cezanın belirli bir oranında (yarıya kadar) indirim yapılarak sorumlu tutulurlar.
  • Suç Örgütü Çerçevesinde İşlenmesi: Siber dolandırıcılık suçunun, suç işlemek amacıyla kurulmuş bir örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenmesi halinde, verilecek ceza önemli ölçüde artırılır. Bu durum, suçun organize bir yapıyla işlendiğini ve kamu güvenliği üzerindeki tehdidin daha büyük olduğunu gösterir.

 

Mahkeme tarafından siber dolandırıcılık suçunda hükmedilen cezanın infazı veya uygulanması konusunda bazı özel yaptırımlar söz konusu olabilir:

  • Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması (HAGB): Sanık hakkında verilen hükmün açıklanması, belirli şartlar altında (genellikle iki yıl veya daha az hapis cezalarında) beş yıl süreyle geri bırakılabilir. Bu süre zarfında sanığın herhangi bir kasıtlı suç işlememesi ve yükümlülüklerine uyması halinde, dava düşer ve hüküm sonuç doğurmaz. Siber dolandırıcılık suçunda özellikle etkin pişmanlık hükümleri uygulanarak cezanın düşürüldüğü durumlarda HAGB kararı verilmesi daha olası hale gelir.
  • Cezanın Ertelenmesi veya Adli Para Cezasına Çevrilmesi:
    • Adli Para Cezasına Çevirme: Eğer siber dolandırıcılık suçundan hükmedilen hapis cezası bir yıl veya daha az ise, bu hapis cezası tamamen veya kısmen adli para cezasına çevrilebilir.
    • Cezanın Ertelenmesi: Hükmedilen hapis cezasının iki yıl veya daha az olması halinde, mahkemece cezanın ertelenmesine karar verilebilir. Bu durumda, sanık cezaevine girmez ancak belirli bir denetim süresine tabi tutulur ve bu süre içinde yeni bir suç işlememesi beklenir.

 

 

Siber Dolandırıcılık Mağdurları ve Avukatın Rolü

Siber dolandırıcılığın yol açtığı zararın telafisi, hukuki sürecin en önemli hedeflerinden biridir. Mağdurların kayıplarını gidermek için başvurabilecekleri yollar şunlardır:

  • Maddi ve Manevi Zararın Tazmini İçin Ceza Davası Sürecindeki Talepler: Siber dolandırıcılık suçuyla ilgili yürütülen ceza davasında, mağdurun müdahil sıfatıyla yer alma hakkı bulunur. Mağdur, ceza yargılaması devam ederken, uğradığı maddi zararının tazminini talep edebilir. Mahkeme, sanığın suçlu bulunması halinde, haksız menfaatin iadesine veya zararın tazminine hükmedebilir. Ayrıca, dolandırıcılık eylemi nedeniyle yaşanan manevi üzüntü, korku, stres ve itibar kaybı gibi durumlar için de manevi tazminat talebinde Bu talepler, ceza davasının seyri içinde mahkemeye sunulur.
  • Ayrı Bir Hukuk Davası (Tazminat Davası) Açma İmkanı: Ceza davası devam ederken veya sona erdikten sonra, mağdurun uğradığı maddi ve manevi zararın eksiksiz bir şekilde karşılanması amacıyla bağımsız bir hukuk davası (tazminat davası) açma hakkı da mevcuttur. Ceza mahkemesinde failin mahkûm olması, hukuk mahkemesinde açılacak tazminat davasında lehte bir delil teşkil eder. Bu dava, Borçlar Kanunu’ndaki haksız fiil sorumluluğu hükümleri çerçevesinde yürütülür ve mağdurun tüm zararlarının objektif kriterlere göre belirlenerek tazmini amaçlanır.

 

Siber dolandırıcılık davalarının teknik ve hukuki karmaşıklığı göz önüne alındığında, hem mağdur hem de şüpheli/sanık tarafı için uzman bir avukatın desteği vazgeçilmezdir.

  • Mağdur Taraf İçin Avukatın Rolü:
    • Şikayet ve Delil Toplama Sürecinde Rehberlik: Mağdurun ilk adımı olan şikayet dilekçesinin hukuki normlara uygun, eksiksiz ve güçlü bir şekilde hazırlanması önemlidir. Avukatınız, hangi delillerin toplanması gerektiği, nasıl korunacağı ve yetkili makamlara nasıl sunulacağı konusunda size yol gösterir.
    • Hakların Korunması: Soruşturma ve kovuşturma aşamalarında mağdur olarak sahip olduğunuz hakların (örneğin; ifade verme, duruşmalara katılma, delil sunma) tam olarak kullanılmasını sağlar ve hak ihlallerinin önüne geçer.
    • Duruşmalarda Temsil: Avukatınız, mahkeme duruşmalarında sizi profesyonelce temsil eder, taleplerinizi dile getirir, çapraz sorgulara katılır ve davanın lehinize sonuçlanması için hukuki argümanlar sunar.
  • Şüpheli/Sanık Taraf İçin Avukatın Rolü:
    • İfadeye Hazırlık ve Gözaltı/Tutukluluğa İtiraz: Soruşturmanın başlangıcındaki ifade verme süreci kritiktir. Avukatınız, ifade öncesi sizi hazırlar, yasal haklarınızı (susma hakkı gibi) hatırlatır ve ifade sırasında yanınızda bulunarak olası hukuki hataları engeller. Hakkınızda verilen gözaltı veya tutuklama kararlarına karşı Sulh Ceza Hakimliği’ne itiraz ederek özgürlüğünüzün kısıtlanmasını en aza indirmek için mücadele eder.
    • Etkili Savunma Stratejisi Oluşturma ve Delillerin Hukuka Uygunluğunu Denetleme: Avukatınız, aleyhinize olan tüm delilleri titizlikle inceler, bunların hukuka uygun yollarla elde edilip edilmediğini denetler ve hukuka aykırı olanlara itiraz eder. Somut olayın özelliklerine göre en güçlü ve etkili savunma stratejisini belirler, savunma dilekçelerinizi hazırlar ve duruşmalarda etkin bir savunma yapar.
    • Etkin Pişmanlık Danışmanlığı: Suçun sabit olduğu durumlarda, TCK’da yer alan etkin pişmanlık hükümleri gibi lehe olabilecek düzenlemelerden faydalanmak için size danışmanlık yapar. Zararın hangi aşamada ve nasıl giderileceği konusunda doğru yönlendirmelerle cezanızda indirim sağlanmasına yardımcı olur.
  • Dijital Delillerin Analizi ve Hukuki Yorumlanması Konusunda Uzmanlaşmanın Gerekliliği: Siber dolandırıcılık davalarında delillerin çoğu dijital niteliktedir (IP adresleri, log kayıtları, e-posta, sosyal medya yazışmaları, banka hareketleri vb.). Bu delillerin toplanması, hukuka uygunluğunun denetlenmesi, teknik analizlerinin yapılması ve hukuki olarak doğru yorumlanması, özel bir uzmanlık gerektirir. Siber suçlar konusunda deneyimli bir avukat, bu teknik süreçleri anlama ve adli bilişim uzmanlarıyla işbirliği yapma kapasitesine sahip olmalıdır.

 

Neden Avukat Turgut Boy?

 

Avukat ve Arabulucu Turgut Boy, İstanbul Küçükçekmece’deki hukuk bürosunda, şirketlerin hukuki süreçlerini etkin bir şekilde yönetmelerine ve ticari risklerini en aza indirmelerine yardımcı olmaktadır. Ticari sözleşmelerin hazırlanması, uyuşmazlıkların çözümü, şirket kuruluş işlemleri ve dava takibi gibi geniş bir hizmet yelpazesi sunmaktadır. Ayrıca, önleyici hukuk stratejileri geliştirerek, işletmelerin gelecekte karşılaşabilecekleri hukuki sorunları minimize etmeyi hedeflemektedir. Profesyonel ve güvenilir hukuki destek için Şişli Avukat Turgut Boy ile iletişime geçebilirsiniz.

Adres: Cennet Mah. Hürriyet Yürüyüş Yolu Cad. No:71 Kat:1 D:6, Küçükçekmece, İstanbul

Telefon: +90 507 752 67 39

E-posta: info@turgutboy.av.tr

Hukuki Danışmanlık Süreci

Şişli Avukat ve Arabulucu Turgut Boy, İstanbul Küçükçekmece’deki hukuk bürosunda, farklı şehir veya ülkelerde bulunan müvekkillerine çevrimiçi platformlar aracılığıyla hukuki danışmanlık hizmeti sunmaktadır. Zoom, Skype ve WhatsApp gibi uygulamalar üzerinden gerçekleştirilen bu hizmet, erişim kolaylığı, esneklik ve gizlilik açısından önemli avantajlar sağlamaktadır.

Hafta içi her gün 09:00-18:00 arasında hizmet verilebilmektedir bunun yanında randevu veya acil durumlar için ilgili iletişim kanallarından iletişime geçebilirsiniz.

 

Çevrimiçi hukuki danışmanlık hizmeti alma adımları:

İletişim Kurun: Telefon veya e-posta yoluyla hukuki danışmanlık talebinizi iletin.

Bilgi ve Belgeleri Paylaşın: Hukuki sorununuzun detaylarını ve ilgili belgeleri avukatla paylaşın.

Randevu Planlayın: Sizin ve Avukat Turgut Boy’un uygun olduğu tarih ve saate göre randevu oluşturun.

Ücretlendirme ve Ödeme: Türkiye Barolar Birliği tarafından belirlenen hukuki danışmanlık hizmeti ücreti konusunda bilgilendirilin ve ödeme işlemini gerçekleştirin.

Görüşmeyi Gerçekleştirin: Belirlenen gün ve saatte çevrimiçi toplantıyı yaparak hukuki probleminiz hakkında detaylı bilgi alın ve sorularınıza yanıt bulun.

 

Hukuki Danışmanlık Hizmeti Ücreti

Hukuki danışmanlık hizmeti ücretleri Türkiye barolar Birliği askeri ücret tarifesi gereğince danışmanlık ücreti çerçevesinde yapılır. Hukuki danışmanlık hizmeti ücretsiz yapılamaz. Türkiye Barolar Birliği tarafından her sene avukatlık askeri ücret tarifesi yayınlanır ve bu tarife danışmanlık hizmetlerinde asgari bir alt sınır çizmektedir. Avukatlar bu tarifeye bağlı oldukları için yaptıkları işe öngörecekleri ücret bu tarife de belirlenen ücretin altında olamaz.

Yorum Yap

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

WHATSAPP
HEMEN ARAYIN